29 Aralık 2008 Pazartesi

zaman-la eklenen kıvrımlar ve değişim...

Sorgulayan hayat,sorgulayan geçmiş,varolmamış gelecek,ve şimdi..
Şu dakikalarda nedir o kıvrımların arasında dolaşan sivri kulaklı yaratık?O kıvrımlar,o kendinden bezmiş,büzülmüş,girişi çıkışı belirsiz-yakalanamayan kıvrımlara nedir bu hayatı daha kıvrılmış hale getirten?Ritmik,bazen monoton bazen değişime ayak uyduran o çarpıntılara kadar inen şey.Kıvrımlardaki baş dönmesi; o çarpıntılara,bir yükseltip bir alçalan,bir büyüyüp bir küçülen balona hava verirken,birbirini kovalayan iki zaman dilimi de daireler çiziyor.
Değişim hep varolan şey,en büyük gerçek,en tartışmasız olanı..'Değişmez' derken hayat yalan söyler,onu dediği anda bile değişmiştir aslında birşeyler.O zaman dilimi,o zaman diliminin içindeki akrep ve yelkovanın bile birbirleri için duydukları açı değişmiştir.Öyleyse varolduğuna inandığım şeyler neden değişmesin ki?Onlar o kıvrımlar arasında dolaşan,sahip olduğum ama asla dizginleyemediğim şeyler,neden yolunu kaybetmesin ki?Sonu 4 odalı ''hayatlık''a çıkan o yoldan neden geri dönmesinlerki?
Sorgulayan geçmiş,dün yapamadıklarımı,bugün yapamayacaklarımı sorguluyor.Yarın belki de herşey şuanki gibi olmak zorunda olmayacak.
Bir film oynuyor gözlerimin önünde,kısa metraj,aralarda reklamlara rastlıyorum,hani şu öğüt verme bahanesiyle birilerini hayatımıza sokma güdüsü taşıyan türlerden.Kimi zaman aldanıyorum o reklamlara,film devam ettiğinde birsüre etkisi üzerimde oluyor,konsantre olamıyorum.Fakat o heyecanlı sahneler beni kendime getiriyor,sürüklüyor beni.Ve tam 'ya sonra' derken yeni bir reklam daha.Gel-gitler yaşıyorum bu kısa metraj film süresi boyunca.

sevgi üzerine...

Sevgi aynıydı heryerde;denize bakarken,toprağa basarken,hayatının başındaki kahkahaları dinlerken,5 sıcak teni parmaklarının arasında hisederken,ağzına sırayla lokmalar dizilirken,para isterken...
''hayatlık'' a doğru yol alırken,soluk alıp verirken ve yeni soluklar eklenirken,telefon beklerken-telefon ederken,sessizliğin içinde iki kalp atarken...Hep sevgi aynı yerde,kalpte.Bazen küçülür de görülmez bir hale gelir,fark edemezsin,bırakıp gitti dersin,ama o aslında oradadır,olması gerekendir,bir tozdur orada sadece,üflersin gider ve sonra ufak bir rüzgarda geri gelir,ama yine orada ve ''toz'' dur.Bazen de gökyüzü gibidir,alabildiğine büyük,her yanını sarmıştır.Üflesen üfleyemezsin,çekip kolundan götüremezsin,o hep soluduğun havadır.
Sevgi işte...
His aynı his,değişense paylaşmak istediklerimiz o sevgiyle.Kimiyle oyuncağımızı paylaşmak isteriz,kimiyle yemeğimizi,kimiyle sadece birkaç kelimedir o oan için paylaşmak istediğimiz,kimiyle anılarımız,hayallerimiz.Kimiyle doğuştan paylaşmışızdır kalbimizi,son nefesimizde bile hala aynıdır sevgimizin büyüklüğü,kimiyle ise konuşurken-konuşabilirken başlamışızdır paylaşmaya anılarımızı,hayallerimizi,yemeğimizi,belki oyuncağımızı,kelimelerimizi hatta cümlelerimizi,kalbimizi...Tüm hayatımızı...Ve artık sevgi ''aşk'' olmuştur...
Sevgi aynı sevgi...
Kalp aynı kalp...
Değişen tek şey paylaştıklarımız o sevgiyle
Ve sonunda ''aşk'' sevgiyi diğer sevgilerden ayrı kılan.


Akıtırmı yağmur bir fincan su
Akıtırmı ayaklarımın ucuna hayatımı
Bir küçük damlayla büyür hayallerim
Acıdır o içimde biriktirdiklerim
Büyürüm
O da büyür
Akıtır yağmur damlalarını yüzüme
Büyütürüm
Büyütür yağmur...


Susar notalarım,koşmaz ayaklarıma
Susarım
Yağdırırım notalarımı ayaklarımın ucuna
Sallarım beşiğimde,bir avuç suda
Yüzdüremem
Bilmezlerki yüzmesini,
elele verip cümleler kurabilmesini...
Akıtır yağmur damlalarını önüme
Ayaklarım kalkmaz olur yerinden
Notalarım uçamaz olur peşimden
Yaşatamam
Hayallerim damla olup dökülürken...