8 Temmuz 2011 Cuma

Bir günbatımında kesişti yollarımız.
Ben gecenin kıpır kıpır yakamozu, sen gündüzün ürkek gölgesi…
Hergün olduğu gibi, ikimiz de aya döneceğiz sırtımızı.. Sen karardıkça ben ışıl ışıl parlayacağım.
İnsanlar korkacaklar seni gördüklerinde, toplanacaklar sahilde beni seyretmeye.
 Sen karartırken siluetleri, ben aydınlatacağım karanlık denizleri…
Ben dans edeceğim havadaki ritmle, sen ise savrulacaksın sarhoş insanların arkasında her yöne…
Dedim ya, ben kıpır kıpır yakamozum diye
İnsanlar beni sevecekler, şiirler yazacaklar benim üzerime…
Kara gölge diye bahsedecekler senin için de…
Bir gün doğumunda ayrılacak yollarımız.
Sen ürkek haline bürünürken, ben yok olacağım yeryüzünden.
Güneş nedir bilmeden, ay ile güneşleneceğim…
Sen ise güneş ile serinlerken, ay ile güçleneceksin….

7 Temmuz 2011 Perşembe

Minyatür Aşık


Küçüktü o, küçücüktü, yetişemezdi o önündeki kilometrelerce yola.  Yaprak tozlarından şemsiyesi vardı, ağaç köklerinden ayakkabısı…
Koşardı karınca misali, yolun sonundaki gelincik saçlı sevgilisine ulaşmak için. Daha gidecek çok yolu vardı, gözü yoldaki çakılları görmezdi, alev saçlardı yalnızca gördüğü…
Gözbebekleri alev alevdi, Onunla kaplanmıştı. Biliyordu, bitecekti bu vuslat, gelincik saçlı yari de bekleyecekti,  söz vermişti. .
Zorluydu önünde uzanan saman yığınlarını aşmak, halatın diğer tarafına geçmek. Ama inanıyordu, başaracaktı, çünkü o minyatür aşıktı…Hayat ona devaynası iken, o minyatür kalbinde büyütmüştü devini…

5 Temmuz 2011 Salı

Bu sakinliği özleyeceğim, barbaros bulvarının o yüksek desibeline rağmen bu kuş cıvıltılarına maruz kalmış huzurun içinden yürümeyi özleyeceğim.
Ama tezden kurtulduğum zaman :))
Uzun zamandır içimde yaşattığım imbat kadar haşin, ve bundan sonra ki imbat kadar huzurlu, mis kokulu rüzgarın kımıldattığı ağaçların hışırtısıyla ruhumu boşa çıkarmak, meşguliyetini bir süreliğine nöbet değişmek... İşte şuan yaptığım bu...
Ne güzel bir gün, çünkü hissediyorum tenimdeki o sıcaklığı, yüzümdeki o serinliği...
Yol almak vaktidir, kararlı zamanla bir olup, ufak adımlarla ilerlemenin...

26+1


İYİ Kİ DOĞDUM.
HİSEDİYORSAM VARIM,
VARLIĞIMLA MUTLUYUM,
VARLIĞIMLA YAŞLANIYORUM,
YAŞLANDIKÇA DAHA DA VAR OLUYORUM,
ZAMANIN İÇİNDE,YAŞAMIN BİR KÖŞESİNDE...
BEN BURDAYIM İŞTE....


4 Temmuz 2011 Pazartesi

Doğumumun 9860. Gününde 1 den başlamak...

Doğum günüme az kaldı. Ve ben bu sene digerlerinden farklı olarak yeniden dogmak istiyorum. Her sene yaşıma yaş katarken, bu sene sıfırdan başlamak istiyorum. Reset olmuş kafayla, yeni yürümeye başlamış bedenle atmak istiyorum ilk kahkahalarımı. Bu sebeple de burada artık şikayetlerimi, umutsuzluklarımı yazmamaya çalışacağım (öyle umuyorum). Yarın benim için yeni bir başlangıç olmalı, ve bu başlangıcı yaparken daha az kelimelere dökmeliyim içimdeki olumsuzlukları. Çünkü ben bunları kelimelere dökmeye, o kelimelerle cümleler kurmaya ve paragraflar oluşturmaya başladığım zaman bu hale geldim. Büyüdü hepsi, belki zaten büyümeliydi ama büyütmemek yok etmek görmemek benim elimdeydi. Ve şimdi geçte olsa görmemeyi başarmak için ilk adımım bu olmalı. Bundan sonra güzel seyler düşünmek,güzel şeylerden bahsetmek ve bunlar sonucunda güzel şeyler yaşamak istiyorum.
Başarabilecek miyim?
İstersem başarırım.
Şimdiye kadar hep ben istediğim için yaşamadım mı herşeyi zaten!!!
Doğumgünüme saatler kaldı, ve ben doğumuma hazırım...

3 Temmuz 2011 Pazar

Bir arkadaşımı evlendirdim bu akşam. İlk defa yakın bir arkadaşımın evlenmesinden midir bilmem,aşırı duygusallaştım. Belki evliliği ilişkimizde en ufak bir şey değiştirmeyecek, hatta belki daha fazla görüşeceğiz kim bilir...Ama bendeki etkisi çok büyük oldu, bütün anılarım yoğun bir şekilde kafamın içinde şişmeye başladılar. Çocukluğum, ergenlik çağlarım, hepsine büyük bir özlemle baktım gözümün önünden geçerlerken. Evet etkisi bu oldu, hayatın geçip gidiyor olduğunu, yaşlanıyor olduğumuzu ve hiçbir şeyin bir önceki gibi olmadığını yine hissettim, hem de çok yoğun bir şekilde.
Keşke diyorum, bir zaman makinası olsaydı, istediğimiz an istediğimiz zamana gidebilseydik. 1 saatliğine sadece, başka bir şey istemezdim. 1 saat için o balkonda oturmuş hoşlandığı çocuğu seyreden halime dönseydim, o koltukta oturmuş Vahşi güzeli izleyen halime dönseydim, o ağacın dibinde yıllar sonra bulunmak üzere demiz para gömen halime dönseydim, Gebze'ye bile dönseydim o 1 saat....
Geçmişle yaşamak çok acı, yorucu, ve vakit kaybı...biliyorum bunları. Ama hayatın hızlı bir şekilde geçmesini kabullenemiyorum. Daha dün elele okula gittiğim arkadaşım, bugün bir başkasının elini ömür boyu tutmak için imza attı. Onu kaybetmedim, zaten hayat yollarımızı uzun zaman önce ayırmıştı, ama kalplerimiz birdi,yerimiz hep aynıydı. Bundan sonra da bu değişmeyecek tabiki, ama işte eskiye ait şeylerin tamamen geri dönüşü olmayacak şekilde değişiyor olması beni umutsuzlandırıyor. Sanki istediğim an o zaman makinasına atlayıp gidebilme ümidi taşıyormuş gibiyim. Ama geri döndüğümde bulacaklarım da gittiği zaman artık anılarım da yerinde kalmazsa diye korkuyorum...
Büyük değişimler için yanıp tutuşurken, olağan değişimleri kabullenemiyorum, ne büyük tezattır!!! Hayatıma sıfırdan başlayacak kadar cesurum, ama daha önce yaşadığım hayattan kopamayacak kadar da korkak....