29 Eylül 2011 Perşembe

Tezin bitişi ile yeryüzüne iniş...

Uzun zaman oldu yazmayalı, aslında uzun zaman oldu kendimi dinlemeyeli. Dünyaya geri döndüm, sanırım dönemedim henüz ama döneceğim. Herkese, herşeye ve en çokta kendime kapadığım birkaç aylık süre sonunda 'o gün' nihayet geldi ve geçti. Bugün itibariyle yeniden doğmuş gibi olacaktım, aylardır beklediğim şey buydu, ama olmadım. İçimdeki sıkıntı hiç azalmaya uğramadı. Neden böyle oldu ki? Tez bitince (veya daha bitmemiş olabilir diye belkide) kafamda ara verdiğim düşünceler hiç vakit kaybetmeden yakaladılar beni yine. Daha birkaç saat bile özgürlüğün tadını çıkaramamışken hemde. Belkide günlerdir uyumamış, bilgisayar ekranı dışında birşeyle gözgöze gelmemiş olmanın yorgunluğundan dolayı mutsuzum şuan. Ama biliyorum ki bu yorgunluğu attığımda mutsuzluğumun asıl kökünde yata sebepleri bastıracak busefer de beni.
Bahsetmek istediğim, anlatmaya yazmaya ihtiyaç duyduğum çok fazla şey var kafamda, ama bedenim daha yeni teslim sürecinin sıcak evresinde olduğu için, kılını kıpırdatacak durumda değil. Şu yorgunluğu üzerimden attıkça parça parça yazmaya, eskisinden daha çok paylaştığım bir blog yaratmaya çalışacağım...
Evet bu gece de erken yata bakalım, ve sonra ders çalışmak zorunda olmadığın, biran evvel eve gelip birşeyleri yetiştirmek zorunda olmadığın bir hayatın tadını çıkarmaya başla...Belkide ilk yapacağım şey, nihayet evliliğimin tadını çıkarmak olmalı...

15 Eylül 2011 Perşembe

Son zamanlarda bot gibi yaşıyorum, evet ot gibi değil bot gibi. Denizin ortasında bi başına kalmış, ne yöne gideceğini bilemez, aslında bilir de gidemez bir bot gibiyim. Öyleyim işte. Kıyıya vurmama az kaldı, beklemedeyim sallana sallana. Yakında kusacağım ama yapacak birşey yok, beklemekten başka. Ümitliyim:)