Saat 11 olmak üzere, yine ancak vakit ayırabilmiş ve bloğuma üç beş bir şeyler eklemişim. Biryandan kapatılan bloglar ve daha nice aydın sitelerin ve 'sırada ne var' sorularının burukluğuyla, yazmak istedim işte. Herzamankinden daha açık ve net beni anlatan kelimelerle kapatmak istedim günü.
Son 1 saate girmek üzereyim ve zaten haftalardır kafamın içinde dönüp duran planları bir devir daha döndürmekle meşgulüm. Karar aldığımı sanarak, kendimi avutma sürecimin sonuna yaklaşıyorum. Ancak, sona doğru ilerlerken asıl vermem gereken karar sürecine doğru yol alıyorum.
Açık olacaktım kendime...
İşten ayrılma kararımı zaten vermiştim. Ama hep uzak birzaman gibi görünen güne artık çokta uzun bir zaman kalmadı. Ve ben ondan sonrasında, (inşallah yüksek lisansı bitirebildiğimde ne yapacağımın kararını henüz verebilmiş değilim. Şuan yaptığım işe başka koşullar altında devam ediyor olabilirdim,ancak...Şartlarım buna elbet zorlayınca izin verse de, ben artık zorlama hayat istemiyorum. Yaşım hala fazla ilerlememişken (birşeyler için geç olcak kadar) daha kolay ve uzun yaşamalıyım geçirdiğim her günü.
Şuanki yazma koşullarım devam etmemi engelliyor.Sonra devam edeceğim...(bu lafı hep eskiden günlük yazarken kullanırdım)
8 Mart 2011 Salı
3 Mart 2011 Perşembe
Gün bitmek üzereyken, yazma isteğimi kaybetmeme sebep olanlara inat yazma kararı verdim. Elbetteki kaçınılan kişi ben değilim, benim yazdıklarım değil. Ancak çoğunluğun içinde olarak, insan olmanın özgürlüklerine karşı yıkılmadığımızı göstermek için kelimelerimizi birbiri ardına dizmemiz gerek. Ve bende isteğimi kaybetmek yerine daha da körüklemeliyim. Kendi iç dünyamdan bahsettim bugüne kadar yazdıklarımda, oysaki dış dünyada neler olup bitiyordu o sıralarda da. Mutsuz olmamak uğruna düşüncelerimi uzak tutmaya, örtbas etmeye çalışsam da faydası olamadı hiçbir zaman. Hep bir ümit taşıdım içimde. Belkide ilk kez bu ümidim yok olmaya başladı, içimde kalan o son çocuksu düşünce de yok olmaya başladı. Evet kırılma anı yaşadım. Ve artık dış dünyamla yüzleşmeli ve o dünyanın peşine koşmalıyım dedim kendime. Ama nasıl? İşte bunu da cevaplayabilseydim, asıl ozaman kırılıp kabuğumun dışına çıkmak kolay olurdu.
2 Mart 2011 Çarşamba
Beynimize erişim engellenebilmişmi?
Nasıl ya nasıl yaa, nerde mi yaşıyoruz demeliyim, hangi zamanda yaşıyoruz mu demeliyim, yada hiçbirşey demeyip sessiz olup, vakti geldiğinde hayata ağzımda bir fermuar, gözümde at gözlüğü, kafamda kocaman bir boşlukla mı veda etmeliyim? Bilemedim değil biliyorum olmalı şuan. Hergün yeni bir yasakla insanlığımızdan, insanı diğer canlılardan ayıran 'düşünebilme' kabiliyetimizden vazgeçirtiliyorken, bu belkide sabır taşmasının kırılma anı oldu.Artık 3 maymunu oynamak mümkün müdür ki? Bir maymun olarak nasıl yaşanırki? Binbir maymunluğun yaşandığı yerde bizlerde maymun oldukta 'düşünemez' hale getirtildik işte.
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste' diyen bunu hangi şartlar altında demiş acaba. Hergün yüzlerce ah alanlar niye hala ah dedirtiyorlar öyleyse??? Kopma noktasına gelinecek elbet, piramitlerin uzerindeki gölge bizim üzerimizde de kendini gösterecek. Yasaklar çiğnenmek, isyan etmek, yasakları yok etmek içindir. Bu küçüklükten kazınmıştır insanoğlunun beynine, ölene dek de bu his vardır zihninde...
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste' diyen bunu hangi şartlar altında demiş acaba. Hergün yüzlerce ah alanlar niye hala ah dedirtiyorlar öyleyse??? Kopma noktasına gelinecek elbet, piramitlerin uzerindeki gölge bizim üzerimizde de kendini gösterecek. Yasaklar çiğnenmek, isyan etmek, yasakları yok etmek içindir. Bu küçüklükten kazınmıştır insanoğlunun beynine, ölene dek de bu his vardır zihninde...
28 Şubat 2011 Pazartesi
Aşa ve aşka zamanı karıştırmayacaksın. Acıkınca yiyeceksin, canın çekince de sevişeceksin. Tarife saat girerse lezzet, aşka saat girerse şehvet çıkar gider...
'Zamanya' kitabından...
Zaman ya hayatımı alıp götüren... Koşarken akrebin peşine, kaçar gider yelkovan berimde...
Zaman ya beni yarında yaşatan, şimdilerimi yaşayamadan arkama atan...
İşte bendeki zaman kavramı, bir kitap halini almış ki, ya zamanı benden alacak, ya zamana beni bağlayacak...
'Zamanya' kitabından...
Zaman ya hayatımı alıp götüren... Koşarken akrebin peşine, kaçar gider yelkovan berimde...
Zaman ya beni yarında yaşatan, şimdilerimi yaşayamadan arkama atan...
İşte bendeki zaman kavramı, bir kitap halini almış ki, ya zamanı benden alacak, ya zamana beni bağlayacak...
23 Şubat 2011 Çarşamba
3. Sene konuşması, benden, kısacık...
3 seneymiş daha... Uzunca bi hesap yapacağımı beklerken, 7 parmağım açık kaldı:)) okadar uzunmu geçti zaman, ya da dolu muydu daha fazla parmağa yayılacağını sanacak kadar? Her ne idiyse de bugün üçüncü yılında...
Üzerimde yeşil Peter Pan polarım vardı o gece. O sene daha sıcak olmalı bugün. Belki hava belki söyleyeceklerim, duyacaklarımdı ısıtan. Ne idik o gece, neler olduk 3 sene içinde ve neyiz şimdi. O gece havada gidip gelen sözler, bugün deftere kalıcı olarak işlendi. Güzel de oldu ki işlendi kalbimize de.
Hayırlısı oldu, hayırları olsun...
Üzerimde yeşil Peter Pan polarım vardı o gece. O sene daha sıcak olmalı bugün. Belki hava belki söyleyeceklerim, duyacaklarımdı ısıtan. Ne idik o gece, neler olduk 3 sene içinde ve neyiz şimdi. O gece havada gidip gelen sözler, bugün deftere kalıcı olarak işlendi. Güzel de oldu ki işlendi kalbimize de.
Hayırlısı oldu, hayırları olsun...
22 Şubat 2011 Salı
Belkide bukadar titiz olmamaliyim, ya da ben titiz değil 'sorunlu' yum. Sinirlenecek ne var demeliyken kendime, hırlıyorum içimden, insanlar niye bukadar dikkatsiz diye. Ve soruyorum; niye? Vurdumduyar olmaktan ya şikayetim, duymasam ne olur, zor mudur, bana zordur...
Tamam, dikkatsizlikleri, umursamazlıkları içinde kendi sularında şerbet olsunlar.. Ama bana ulaşmasın yapış yapış şekerleri...
Evet biraz süre geçti yazmayalı, yazdıran olalı ama zaman olmayalı.. Ve daha da dar zamanda patlama istegi verdi elime tel.u, gün boyunca ilk buluşmamızda içimi döktürdü...
Sinir oluyorum düzensizliğe, pisliğe, dağınıklığa, emir cümlelerine, boş sözlere, abartılı tepkilere, dikkatsizliğe, saçmaliklara, naza.... Dahası da var, ama artık saymaya kelimeler yetmez...
Tamam, dikkatsizlikleri, umursamazlıkları içinde kendi sularında şerbet olsunlar.. Ama bana ulaşmasın yapış yapış şekerleri...
Evet biraz süre geçti yazmayalı, yazdıran olalı ama zaman olmayalı.. Ve daha da dar zamanda patlama istegi verdi elime tel.u, gün boyunca ilk buluşmamızda içimi döktürdü...
Sinir oluyorum düzensizliğe, pisliğe, dağınıklığa, emir cümlelerine, boş sözlere, abartılı tepkilere, dikkatsizliğe, saçmaliklara, naza.... Dahası da var, ama artık saymaya kelimeler yetmez...
11 Şubat 2011 Cuma
27 Ocak 2011 Perşembe
25 Ocak 2011 Salı
Everybody's got to learn sometime
Change your heart, look around you
Change your heart, it will astound you
I need your loving like the sunshine
And everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime
Change your heart, look around you
Change your heart, it will astound you
I need your loving like the sunshine
And everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime
Sıkıcı bir gün,ofiste olmaktan ötürü, çalışmak zorunda olmaktan ötürü. Şu joy fm müzikleri eşliğinde evinde dergi aralarını kemiriyor olmalıydın,diyor içim. Ama biliyor ki evde olsamda bunu yapamayacaktım,ah şu bitmeyen,ya da ancak başladığım için henüz bitememiş olan,ama mecburiyetten yakında bitecek yada BİTECEK olan tezzzz...
Sıkıştım.....
Sıkıştım.....
20 Ocak 2011 Perşembe
19 Ocak 2011 Çarşamba
14 Ocak 2011 Cuma
12 Ocak 2011 Çarşamba
10 Ocak 2011 Pazartesi
Gece tahtakuruları kafamdaki
Düşünüyordum da (bu saatte düşünecek başka şey yokmuş gibi) mimar olmak böyle bir zaman-mekanda (böyle-yi açmama gerek yok,o birçoğumuz için 'böyle' bir yer)....iki sonucu olabilir galiba, ya görmekten sebep kafayi yiyecekmiş gibi sorunsallaştırma, ya da o sorunu çözümleme arzusu,-ki bu arzunun somuta dökümü... Ben sanırım ilk gruba girdim(sanirim niye dediysem,bal gibi ortada ikinci grup olmadığım,olamadığım) Görmek istemiyorum, bende mimar olmayan herkes gibi sadece mantolama yapılmış binaya 'aa negüzel binaa', rengarenk ışıkla rastgele aydınlatılmış parka 'aa negüzel aydınlatmışlar' diyebilsem ne olurdu sanki, daha huzurlu olmaz mıydım ki!!! Şimdiyse bütün dünya benim derdimmiş gibi ne bu asabiyet, hayıflanma, itiraz,kabullenemeyiş... Ha bir de bütün bu karşı çıkışlar içimde sadece, ağzımda tüm sinirim, peki ya nerde attığım adım?
Boş işte, boşuna kendimi hırpalayış, duyurmaya calışmadıkça...
Gece vakti düşündüm işte, herkesin kendi yarışında olup biteni izkediğini, ondan haber olduğunu, bihaberlerden farkı 'görüyor' olması olduğunu. Ve görmenin olumlu kısmını kimi yakalayıp huzura erişirken kiminin de söylenerek yerinde saydığını...
Boş işte, boşuna kendimi hırpalayış, duyurmaya calışmadıkça...
Gece vakti düşündüm işte, herkesin kendi yarışında olup biteni izkediğini, ondan haber olduğunu, bihaberlerden farkı 'görüyor' olması olduğunu. Ve görmenin olumlu kısmını kimi yakalayıp huzura erişirken kiminin de söylenerek yerinde saydığını...
8 Ocak 2011 Cumartesi
6 Ocak 2011 Perşembe
5 Ocak 2011 Çarşamba
Hayatları birbirine karıştırmaktan bahsediyordu, uykusuzda okuduğum bir yazı. Okurken farkettim ki bende meltemlere ayrılmıştım, ayrılmaktı zaten amacım. Okuldaki meltem başrol oyuncusuyken, perkusyondaki meltem, A grubu arkadaşlarıyla olgun meltem, B grubu arkadaşlarıyla salak meltem, C grubu arkadaşlarıyla 'yaşayan' meltem, ailesinin yanında sessiz meltem, işinde ??? Meltem (tanımlanamayan) , Prag'da bambaşka bir meltem - o meltemi ben bile tanımıyorum şuan- Onlarca meltem taşıyordum içimde. Mutluydum parçalarımla yaşarken, dolucaydı hayatım, oturmak,susmak yoktu, kulaklarımda hep bir müzik, ayaklarım hep birbiri ardına kayıp giderkeeen...
Bir baktım ki tek meltem oluvermişim, meltemlerimi kaybetmişim.. Tek meltem oluvermişim ama bütün meltemlerimle bir bütün amamışım, hepten farklı tek bir meltem oluvermişim.
O parçalarımla yaşarken hep hayatlarımı birbirine bağlama gayreti içindeydim. Oysaki yazıda diyordu ki, maymun kimliğimizle bir şiir grubuna giremez, filizof kimliğimizle de partide takılamazdık. Kimliklerimiz birbirine karışmamalıydı, karıştığında anlamsız bir benle karşı karşıya kalırdık. Şiir grubumdakiler senin maymunluklarına gülemez, partidekiler senin filozofvari muhabbetinden sıkılırlardı. Doğrumu bilemiyorum ama ben zaten beceremedim birbirine karıştırmayı.
Yaşam felsefem parçalardan oluşmak iken, bütünlüğümü sağlamış olmanın bocası içinde karışıverdim zamana. Bütüne vardım ben, parçalanmak isterken. Bu da olması gereken düzen, benim benim istemediğim, düzen içinde dağınık olmak istediğim.
Tekrar bölünmek gibi bir şansım yok artık, fakat bu tek Meltem'in içine doldurabilirsem küçük parçaları, belki başarırım olmayı....
Bir baktım ki tek meltem oluvermişim, meltemlerimi kaybetmişim.. Tek meltem oluvermişim ama bütün meltemlerimle bir bütün amamışım, hepten farklı tek bir meltem oluvermişim.
O parçalarımla yaşarken hep hayatlarımı birbirine bağlama gayreti içindeydim. Oysaki yazıda diyordu ki, maymun kimliğimizle bir şiir grubuna giremez, filizof kimliğimizle de partide takılamazdık. Kimliklerimiz birbirine karışmamalıydı, karıştığında anlamsız bir benle karşı karşıya kalırdık. Şiir grubumdakiler senin maymunluklarına gülemez, partidekiler senin filozofvari muhabbetinden sıkılırlardı. Doğrumu bilemiyorum ama ben zaten beceremedim birbirine karıştırmayı.
Yaşam felsefem parçalardan oluşmak iken, bütünlüğümü sağlamış olmanın bocası içinde karışıverdim zamana. Bütüne vardım ben, parçalanmak isterken. Bu da olması gereken düzen, benim benim istemediğim, düzen içinde dağınık olmak istediğim.
Tekrar bölünmek gibi bir şansım yok artık, fakat bu tek Meltem'in içine doldurabilirsem küçük parçaları, belki başarırım olmayı....
1 Ocak 2011 Cumartesi
2011-2010 dan bir fazla!
Yeni güne, yeni yıla güneşle başladım:)) Bütün yıl en günesli, en keyifli günler bizimle olsun...
Sevdiklerimle geçen bir gecenin sabahında, gecede olamayan sevdiklerimin diğer yarısı kalbimin öteki yarısındayken, HAYAT DEVAM EDİYOR,İYİ KÖTÜ YENİ BİR SENENİN BAŞINDAYKEN SONU İÇİN İÇİMİZDE ÜMİT TAŞIMAYA DEVAM...
Uzun zaman sonra şu saatte hala yatağımda olabilmek, kendimi yataktan cıkmamaya zorlama geregi duymadan keyif yapmak,hihi ve bir yandan da bu keyfi blogumda paylaşmak güzelmiş:))
Eyy güneş, dün gece içkiyle ısınan içimizi bugün sen ısıt!!!
Sevdiklerimle geçen bir gecenin sabahında, gecede olamayan sevdiklerimin diğer yarısı kalbimin öteki yarısındayken, HAYAT DEVAM EDİYOR,İYİ KÖTÜ YENİ BİR SENENİN BAŞINDAYKEN SONU İÇİN İÇİMİZDE ÜMİT TAŞIMAYA DEVAM...
Uzun zaman sonra şu saatte hala yatağımda olabilmek, kendimi yataktan cıkmamaya zorlama geregi duymadan keyif yapmak,hihi ve bir yandan da bu keyfi blogumda paylaşmak güzelmiş:))
Eyy güneş, dün gece içkiyle ısınan içimizi bugün sen ısıt!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)