26 Nisan 2011 Salı


Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır, katılıyorum doğrudur. Ama her başarılı kadın da arkasında bir erkek olmayandır.

Öyledir tabi, başarı evin dışında geçen vaktin, içinde geçen vakte oranının büyük olması ile gerçekleşen durumdur -ki erkek bunu kabullenmekte zorlanır.

Enazından benim fikrim, gördüğüm budur. Kadın, erkeği herzaman itici güçtür, onunla gurur duymak ister, onu övmek ister, ileride olduğunu görmek ister. Bir şekilde onu başarıya doğru iter. Ama erkek? Kadının başarısından gocunmak değil burda anlatmak istediğim, gocunur ya da gururlanır, orası erkekten erkeğe değişir. Ama kadının hayatında sürekli bir engel rolündedir. Bu Türkiye için daha çok geçerli belki de, biz de kadının haketmediği bir yer vardır -ki buna da günümüz 'modern' kadını savaş içindedir. Ve bu durum, yine günümüz kadınlarının aile yaşantısındaki çalkantıların da başlıca sebebidir.

Mutsuzuz, seçim yapmak zorunda bırakılarak, ve seçimimizi ileri adım atmaktan yana kullanarak kendimizi yalnız bir hayatın içinde sürüklemeye zorlayan sebeplkerden ötürü mutsuzuz. Böyle mi olmak zorunda ki, yalnız ama hayatta başarılı ya da çift ama evinde başarılı olmak mı? İkisini de yaşamak zor mudur ki?

Bu tip düşünceler içindeyim, tıpkı sürekli feminist düşünceler içinde olduğum gibi. Kabullenememekteyim dünya üzerinde kadının zoraki rolünü. Hayata geliş nedenimiz aynı kalıplar içine sokulmamalı, her kadın gibi görülmemeli her kadın. Hepsi ayrı birer kadın, hakları olan birer birey. Roller dağıtılmamalı onlara, daha göbekleri ayrılırken analarından. Amaçları doğrultusunda rollere bürünebilmeli her birisi, kadın diye çıkmamalı engeller, sebep insani kabiliyeti olmalı başarısızlığının. Kadın diye daha az nefes almamalı, daha çok susturulmamalı, daha az haketmemeli, , daha çok acı çekmemeli, daha az gülmemeli...

Kısacası,yaşadığı hayatta çıkıyorsa engeller karşısına, sebebi cinsiyeti olmamalı insanlığı olmalı.

Doluyum, kadın haksızlığına karşı oldukça doluyum, yazacak şeylerim çok...

22 Nisan 2011 Cuma

İçimde çağlayanlar akıp giderken, dışarıdan durgun bir göl gibi öylece durup durarak geçiyor hayatım (artık). Bir şeyler değişmeli diyorum sürekli, o çağlayan taşıp akmalı parmaklarımın ucundan, beynimin içinden, göz bebeklerimden. Ama tıkanıp kalıyor tam coşup gidecekken.Bir dönüm noktası arıyorum kendime, aslında var, sürekli söyleyip durduğum kendime. Ama o gün geldiğinde de içimdeki ateşin parlayamamasından korkuyorum. Şimdi bahanem varken değişecek zaman için, bahanemin zamanı gelipte herşey aynı düzen(sizlik)de devam ettiğinde bahanem olmayacak artık. Yeni bahane de üretilmeyecek, cesaretim kırılacak sadece. Oyüzden korkuyorum, oyüzden atağa geçmeliyim diyorum, oyüzden kendimi adamalıyım, oyüzden değerlendirmeliyim an'larımı...
Uykum geliyor olsa da üretmek istiyorum, gidenlerin gelenlerden fazla olduğu bir günü daha geride bırakmak istemiyorum. Artıya geçmeliyim artık, tabi önce fitlemek gerek gelen-gideni...

20 Nisan 2011 Çarşamba

Olmasam da olur...
Varken ihtiyaç olmaz,
yokken hatırlanmaz...

Olsa da olur, olmasa da
Kime gerek ki,
yeryüzünde nice fırtınalar varken,
hafif bir imbat???
Ben miyim bu 'ben' içindeki ben?
Yoksa ben miyim bu beden dışındayken?

13 Nisan 2011 Çarşamba

Sanırım telefon etme fobime karşılık yukarıda biryerlerden sınama altındayım. Hayatimda hic gün içinde bukadar telefon etmedim, hiç birini bukadar ısrarla aramadım. Ama işte birilerinin ( büyük ihtimal bütün arkadaşlarımın ) ahı tutmuş olmalı - ki iki gündür en az 20 kez aramama rağmen adama ulaşamıyorum!! Sanki devlet başkanı gibi, bukadar mı ulaşılmaz olur bir site yöneticisi? Zaten anket yapmak için yardimini isterken " örneğini gönderin, yönetim kuruluyla görüşeyim" diye yanıt almak yeterince şaşırtmışken beni... Artık sitelerde de milletvekilligi gibi ufak çaplı bir başkanlık sistemi söz konusu olmalı. Küçük şehirler kuruyoruz derken doğru söylüyorlarmış, şehir icinde şehir ülkesine dönmüşüz.
Herneyse, evet sınanıyorum diyordum!! Ama bu beni yıldırmayacak :))

8 Nisan 2011 Cuma

Herseyi tuketiyoruz, hersey elimizden alinirken biz sadece yerinde biraktigi bosluga bakmakla yetiniyoruz...diye gecirdim icimden, vapur Besiktas iskelesinden ayrilirken...