28 Mart 2013 Perşembe

Ne istediğini bilmemek değil, hepsini istiyor olmamdan kaynaklı, hala hiç birisine sahip olamayışım.
Başlıyorum, mesafe kaydediyorum, ve sonra diğer yola dönüyorum,
her seferinde yolun başından başlıyorum yürümeye...
Kabullendim, ben buyum. Ben sahip olma hayaliyle yaşayan, herşeye sahip olmayı isteyen, ama aslında işte tam da bu yüzden hiçbirisine erişemeyecek olan, çünkü hiçbirisinde sonuna kadar gitmeyen, hep diğerinde gözü kalan ve ondan diğerine atlayan biriyim.
Ben, hayallerinde zengin, dolu dolu yaşamış biri olarak öleceğim.
Gitgide hayal ve gerçek dünya zıt anlamlarına bürünüyor bende. Gerçek olanı hayaldir, geçip gidecek diye yaşayıp hissiz atlatırken, hayal dünyasının gerçekliğine kaptırıp onun kalp atışlarıyla hayatıma devam ediyorum.
Normal olmaktan uzaklaşıyorum, olmak istediğime en yakın noktaya yaklaşıyorum. Ve bunların doğru olmadığını biliyor olarak, ama engel olamıyorum.
Hep derim ya, kafama dank edecek taşın düşmesini bekliyorum diye. Sanırım o taş hiç düşmeyecek. Önümdeki yol uzun, ve ben nedendir o yolda gitmekte kararlıyım.