10 Mayıs 2011 Salı

Bu dünyada emek kadından yemek erkekten...

Duygularımdan annem geçerken...

Anneler gününde çok yazmak istemiştim, ama fırsat olmadı...

Ben annemi çok özlüyorum...

'Bir tek annem olsun, bana birşey olmaz'...Böyle bir reklam müziği vardı, o çıktığı sıralar (ya da tv.de çok sık çıktığı sıralar) ben evinden uçmaya hazırlanan, ne olduğunu olacağını bilmez bir halde,sudan çıkmış kefal idim=) Her o reklam çıktığında başlardım ağlamaya, hayatımda hiç okadar annemi özlemedim,-ki daha ayrılmamıştım ondan... Okadar doğruydu ki o sözleri, annem olduğu sürece sanki sırtım hiç yere gelmez gibiydi... Bir tek yanımda o olsun, dünya yıkılsa bana dokunmaz gibiydi... Bunu 26 sene sonra evden ayrılırken anladım ( annem ameliyat olduğu zaman anlamaya başlamıştım aslında). Baba da insanın canıdır, ama anne olmasa baba olurmuydu!! Ve annem olmasa ben yapabilir miyim bu dünyada!!

Hala da bu özlemi duyuyorum, daha nekadar daha duyacağım bilmiyorum,insan alışıyormu bu duyguya onu da bilmiyorum. Ama hayatımdan tümden çıkabileceği fikri içime öyle oturuyorki. Çünkü annem kendimi bildim bileli ölümsüzdü. O hasta olmazdı, onun canı yanmazdı, o üşümezdi,o yaşlanmazdı,o yemeden de yaşardı, nefes almadan da yaşardı... Gözümde hep ölümsüzdü annem...Ama artık anladım ki değilmiş, o da hasta olabilirmiş, onun da canı yanabilirmiş...Ameliyathaneye doğru yol alırken farkettim bunu... O günden beri o artık bir fani oldu gözümde... Keşke kendi hayatımdan ona verebilsem diyorum . Kimbilir belki onun hayatı benden daha uzun olacak , bilinmez , ama yokluğunda olmak istemiyorum.

Anneciğim umarım benden daha uzun yaşar. Ne annem evlat acısı yaşasın isterim, ne de ben anne acısı yaşamak... Nasıl olacak bilmem...

Annemi buyüzden özlüyorum, ona birşey olursa ve ben yanında yeterince olamazsam diye... Onun güven dolu sözlerine, gözlerine, kollarına ihtiyacım bir ömür sürecek sanıyorum...

Kayıtsız şartsız tek sevgim, yargılamadan, sorgulamadan, doğuştan kabulüm...
Kendimi mutsuzluğa ittiğime inanamıyorum.Resmen mutsuzluğu kendime hayat felsefesi edinmişim, mutsuzluğumla mutluyum artık. Son 1 senemi düşündüm de, mutlu olmak için hiç uğraşmamışım, oysaki mutlu olmama sebep olacak okadar güzel şey yaşamışken...

Aptalım ben...

Bugün kendime karşı zalim günümdeyim galiba. Çünkü kızgınlığım en çok kendime, bu kafayla hayat boyu mutsuzluk abidesini oynarım ben. Hep böyle değildim, zıtlık da burada zaten. 1 senede değiştim ben (1,5 sene diyelim, Prag'da iken başladı herşey, ama onun suçlusu da BENDİM). Ve devam ettirdim, peki niye?

Yok yok, kafama Himalaya Dağları bile düşse dank etmiyor. Oyüzden demiştim ya, beynimi değiştirmek istiyorum. Sıfırdan yeni bir beyinle devam etsem bugünden sonraya, içine daha faydalı şeyleri koysam, gereksizleri hiç katmasam aralarına... Unutmak istediklerimi unutsam, hatırlamak istediklerimi hatırlasam... Daha akıllıca sürdürsem hayatımı, doğru adımla başlasam, yanlış adımlarımı geride bıraksam... Değişsem işte, mademki değişebildim, istemediğim şekilde, tümden değişsem, farklı hayallerle, düşüncelerle başlasam yeni hayatıma... Verdiğim savaşlar verilmiş olsa, aldığım dersler alınmış olsa, attığım adımlar atılmış olsa... 2. hayata başlasam işte, eski hayattan aldıklarımla, geride kalan verdiklerimle...

Ben sıkıldım kendimden, olmayacakları oldurma stresimden, kanatlarımdaki özlemden....